Hiç düşünmeden çıktım dışarı, hiçbir şey düşünmemeye çalıştım sadece sokakta ki insanları izledim. Hemen sağımda duran; annelerinden bir şey isteyen çocukları gördüm, tam karşımda 40-45 yaşlarında bir kadının ellerindeki torbayı düşüren çocuğa sitemini dinledim.
Bir adamın telefondaki eşine bağrışını izledim, iki sevgilinin birbirlerine sarılışını izledim; aslında aralarında ki bağ sadece bedensel bir bağ gibi görünüyordu.
Bir kadının yeni başlayan günde yapacağı yeni planları düşünmesini izledim. Bir adamın hep almak istediği arabaya bakışını gördüm, bir kadın kocasına yeni bir eşyaya neden ihtiyacı olduğunu anlatmaya çalışırken yüzündeki heyecanı gördüm...bir annenin yüzündeki yorgunluğu, sevgilisiyle buluşmak için annesine yalan söyleyen kızın yüzünde ki heyecan ve korkuyla karışık ifadesini gördüm. Mağza sahibinin müşterisine bir şeyler satmak için binbir ifadeye girişini gördüm. İşinden nefret eden ama hergün sabah kalkıp işine gitmek zorunda olan adamın yüzünde ki hoşnutsuzluğu gördüm, hayattan hep mutsuz olan, mutluluk nedir bilemeyen, hep koşturmak zorunda olan adamı gördüm....bu gün sadece onları gördüm...sokakları, caddeleri...gezdim hep birini aradım; şimdi nerede olduğunu arayan bir kızı, mağza vitrinlerinde aradım onu, kafelerde aradım onu, sinema gişelerinde aradım, sokaklarda aradım...bu gün her yerde onu aradım...onu bir tiyatro salonunda buldum, boş bir salonda sadece o vardı bir şeyler bekliyordu ama yüzündeki ifade herşeyi anlatıyordu, artık vaz geçmişti aramaktan o bulmuştu kendini ve işte oradaydı küçük bir ışığın yansımasında duruyordu gülümseyerek gittim yanına oradaydım onu bulmuştum, yanındaki koltuğa oturdum; onu inceledim...açık bıraktığı kıvırcık saçlarını, beyaz tenini, merakla bakan gözlerini...taktığı kolyesini...onu..onu izledim. Bana döndü gülümsüyordu neden demedi...sadece gülümsedi...ve sonra tekrar boş olan sahneye doğru çevirdi başını...ve işte oradaydım.